Labirent Sanat, 7 Nisan – 28 Mayıs tarihleri arasında Aslıhan Kaplan Bayrak, Beyza Boynudelik, Emel Ülüş, Nesli Türk, Serhat Akavcı ve Soyhan Baltacı’nın farklı medyumlarla ürettikleri işlerinin yer aldığı, Proxemics isimli sergisini sunar.
“Dışarıda kötü hava kudurup dururken, ateşin önünde duyduğum refah tümüyle hayvansı. Deliğindeki fare, yuvasındaki tavşan, ahırındaki inek de aynen benim gibi mutludur.” Ressam Vlaminck’in sakin evinde refah içinde yaşarken yazdığı bu satırlar için Bachelard Mekanın Poetikası kitabının dördüncü bölümü Kuş Yuvası’nda: “böylece refah bizi sığınağın ilkelliğine geri götürmüş olur. İşe fiziksel olarak bakıldığında, sığınak duygusuna sahip bir varlık kendi üstüne kapanır, çekilir, dertop olur, saklanır, gizlenir” diyerek düşüncelerini aktarır.
Acı çekerken ya da tehlike anında cenin haline geçişimiz, aslında her insanın ilk ve kadim mekanı olan anne karnındaki güven duygusuna ulaşmak için aldığı pozisyondur. Karanlık, nemli, koruyucu yapısıyla rahim ile özdeşleştirilen mağara, ilk insanın en doğal sığınağıdır. Psikolojide mağara labirentimsi yapısıyla iç dünyaya karşılık gelir. Doğum ile mağaradan dışarı fırlatılan ve yaş aldıkça toplumsal hayata karışan insan, evrenin sınırsızlığı karşısında sınırlarıyla var olma mücadelesine başlar. Doğal çevresindeki sınırları deneyimleyerek korunma, güven içinde olma, sahiplenme, aidiyet duyma, gibi dürtülerle kendi görünmez ve fiziksel sınırlarını yaratırken, kimliğini de oluşturur. Sınırlı ömrü, yani bir başlangıcı ve kökeni olan her şey gibi insanda bu sınırlı doğasının izini taşır.
Labirent Sanat presents the exhibition titled Proxemics which features works produced by different mediums by Aslıhan Kaplan Bayrak, Beyza Boynudelik, Emel Ülüş, Nesli Türk, Serhat Akavcı, and Soyhan Baltacı, between 7 April - 28 May.
“The well-being I feel, seated in front of my fire, while bad weather rages out-of-doors, is entirely animal. A rat in its hole, a rabbit in its burrow, cows in the stable, must all feel the same contentment that I feel.”  For these lines, which the painter Vlaminck wrote while living in prosperity in his quiet home, Bachelard conveys his thoughts in the fourth chapter of The Poetics of Space, the Nests: “Thus, well-being takes us back to the primitiveness of the refuge. Physically, the creature endowed with a sense of refuge, huddles up to itself, takes a cover, hides away, lies snug, concealed.”
Our transition to the fetal state when we are in pain or danger is actually the position that every person takes to reach the sense of security like in a mother's womb, our first and ancient place. The cave, which is identified with the womb with its dark, moist and protective structure is the first human's natural refuge. In psychology, a cave corresponds to the inner world with its labyrinth structure. The human, who is thrown out of the cave at birth, and who gets involved in social life after years, begins a struggle to exist within the limits against the immensity of the universe. By experiencing the boundaries of the natural environment, he creates his own invisible and physical boundaries with impulses such as protection, safety, owning, and belonging, while forming an identity. The human who has a beginning, origin, and a limited life bears the trace of limited nature

Aslıhan Kaplan Bayrak - Proxemics

Aslıhan Kaplan Bayrak - Proxemics Uygulama

Proxemics sergisi, insan ilişkilerinin konuşulmayan kurallarına ve insanların doğayla, canlılarla, nesnelerle, mekan ile arasında oluşturduğu görünen ve görünmeyen sınırlara odaklanmaktadır. Antropolog Edward T. Hall bir kişi ile diğer canlılar arasındaki mesafeyle belirlenen dört alanı birbirinden ayırır: Kişi kendinden dışa doğru yayılan bir dizi eşmerkezli halkayı resmederse, en yakın halka/mesafe mahrem alan, ardından kişisel alan, sosyal alan ve en dıştaki halka ise kamusal alan olur. Her bir "halka"nın genişliği cinsiyet, ilişki, çevre, toplum ve kültür gibi faktörler tarafından belirlenir.
Hall, “The Hidden Dimension” (1966) kitabında tüm canlılar arasındaki uzamsal mesafelerin iletişimde oynadığı rolden bahsetmektedir. Canlıların ampirik dünyayı fiziksel açıdan anlama ve onunla iletişim kurma biçimi uzamsaldır. Hall aynı kitabında, tüm canlıların evrimsel ve kültürel açıdan kendi ihtiyaçları doğrultusunda, merkezde kendilerini konumlandırıp, uzamın içerisindeki diğer nesnelerle ve canlılarla olan ilişkilerinde, mesafeye göre davranışsal ve duygulanımsal tepkiler gösterdiklerini öne sürmüştür. Çevremizde oluşturduğumuz bu sınırlar geçirgendir. Koşullar doğrultusunda esnetilip daraltılabilmektedir. Bilinç varoluşumuzun ayırt edici yanıdır; sınırlamalar olmasaydı onu geliştiremezdik. Bilinç, olanaklar ve sınırlılıklar arasındaki diyalektik gerilimden doğup gelen bir farkındalıktır. Her belirlenimin aynı zamanda bir olumsuzlama olması gibi, sınır da içeride kalanı belirlerken dışarıda bırakılanı da belirleyen çift yönlü bir işleve sahiptir.
Peki doğa, her biri kendini tecrit etme yetisine sahip bağımsız varlıkların basit bir yığını mıdır? Yoksa sürekli ilişki halindeki olaylar ve içe içe geçmiş süreçlerin akışından mı oluşuyor? Evrende sabit saydığımız her şey aslında değişim hâlindeki sürekliliklerin yavaş bir ritimde seyretmesi ya da duyumsayamadığımız bir akışta farklılıklarla tekrar etmesidir. Evreni, kesin sınırlarla parçalara ayıramayacağımız giriftlikte ve çevresiyle iç içe geçmiş yapıların, etrafındakilerle sürekli ilişki halinde olduğu, çevresel aktörleri kapsayan etkileşimsel bir güç sahası olarak da tarif etmek mümkün.
Proxemics sergisi, bu yönüyle ilişki halinde olduğumuz şeylere dair oluşturduğumuz görünür ya da görünmez sınırları, sınırların varlığını, geçirgenliğini, esnekliğini; kent-doğa, ben-öteki, kişisel alan-mahrem alan, ütopya-distopya karşıt kavramları üzerinden düşünmeyi amaçlamaktadır. Aslıhan Kaplan Bayrak, Beyza Boynudelik, Emel Ülüş, Nesli Türk, Serhat Akavcı ve Soyhan Baltacı’nın işlerinin yer aldığı sergiyi 28 Mayıs 2022 tarihine kadar Labirent Sanat’ta görebilirsiniz.
Proxemics exhibition focuses on the unspoken rules of human relations and the visible and invisible boundaries that people create with nature, living things, objects, and space. Anthropologist Edward T. Hall distinguishes between four areas determined by the distance between a person and other living things: If one paints a series of concentric rings radiating outward from oneself, the closest ring/distance would be the private space, then the personal space, the social space, and the outermost ring the public space. The width of each "ring" is determined by factors like gender, relationship, environment, society, and culture.
Hall talks about the role that spatial distances play in communication between all living things in his book "The Hidden Dimension" (1966). The way living things physically understand and communicate with the empirical world is spatial. In the same book, Hall suggested that all living things, in line with their evolutionary and cultural needs, position themselves in the center and show behavioral and affective reactions according to distance in their relations with other objects and living things in space. These borders that we create around us are permeable. It can be stretched and narrowed according to the conditions.
Consciousness is the hallmark of our existence; we would not develop it without limitations. Consciousness is an awareness that arises from the dialectical tension between possibilities and limitations. Just as every determination is also a negation, the boundary also has a double function, determining what is left in and what is left out.
But is nature a mere conglomeration of independent beings, each capable of self-isolation? Or does it consist of a flow of constantly related events and intertwined processes? Everything that we consider fixed in the universe is actually the continuities in a state of change that follow a slow rhythm or repeat with differences in a flow that we cannot sense. It is also possible to describe the universe as an interactive power field that includes environmental actors, where structures that are intricate and intertwined with their surroundings we cannot divide into precise boundaries, are in contact with their surroundings.
In this respect, Proxemics exhibition aims to think about the visible or invisible borders that we create about the things we are in contact with, the existence, permeability, and flexibility of borders, through the contrast concepts of city-nature, self-other, personal space-private space, utopia-dystopia. You can see the exhibition, which includes works by Aslıhan Kaplan Bayrak, Beyza Boynudelik, Emel Ülüş, Nesli Türk, Serhat Akavcı and Soyhan Baltacı at Labirent Sanat until 28 May 2022.

Beyza Boynudelik - Proxemics Uygulama

Beyza Boynudelik - Proxemics